“Milli Oyuncak Hangi D
eğerleri Aşılamalı?
Değerlerimiz Oyun ve Oyuncaklarla Nasıl Aşılanır?
Toplumsal Cinsiyetin Oyuncak Seçimi üzerindeki Etkisi Nedir?
Türk Kültürünün Ayırt Edici Özellikleri
Oyuncaklara Nasıl Yansıtılabilir?
Türk Mitolojisinden İlham Alan Oyuncaklar Nasıl Olmalıdır?
Aile İçi İletişimi Güçlendiren Oyuncak Özellikleri Nelerdir?
Değerler Eğitimi Oyuncaklar Aracılığıyla Nasıl Verilebilir?
Milli Bilincin Kazandırılması ve Milli Kimliğin İnşasında Oyuncaklar Nasıl
Konumlandırılabilir?”
Bu sorular, Milli Oyuncak projesi kapsamında Düzce Üniversitesi’ndeki çalıştayda katılımcıların çalışma gruplarıiçinde görüşüp cevaplanmasını istedikleri
sorulardır.
Milli Oyuncak projesini ben de gazeteden öğrenmiştim. Bilim ve Teknoloji Bakanlığı ile PAGEV’in (Plastik Sanayicileri Vakfı) işbirliği ile bir Oyuncak Sanayi Bölgesi oluşturulması
planlanıyordu. Tasarımcılara ve üreticilere destek verileceği belirtiliyordu.
Yılların ahşap oyuncak üreticisi Şeref Şimşek ve ben de bir toplantılarına dâhil
olmak istedik, onlar da kabul ettiler.Dâhil olduğumuz toplantıda be ahşap oyuncağın önemini, oyuncağın evrenselliğini ve milli karakterler oluşturmak yerine, oyuncak ve oyun üretiminin
ve kullanımının bir milli politika olarak görülmesi gereğini Milli Oyuncak Çalıştayında öğretmenlerin katkılarının çok önemli olduğunu belirttim. Ayrıca pedagojik ve estetik değeri
yüksek ürünlerin önemine dikkat
çekip kendi tecrübelerimi de kısaca anlattım.
2005 yılında ahşap oyuncak ile ilgili AB destekli bir girişimcilik eğitimi verilmesini düşünmüş kendisine hediye edilen bir topaçtan yola çıkarak o dönem Boğaziçi Üniversitesi’nde görev yapan Emine Nur Günay bundan dolayı benimle görüşmek istedi. Ben de işin teknik tarafını da bilen, eğitmenlik yapabilecek Murtaza Salman’a danıştım. Bir eğitim programı çıkardık ve birkaç ay süren bir eğitim verdik ve eğitim kitapları hazırladık. Almanya’dan tanıdığım Peter Haertwig, bir endüstri tasarımcısı ve üniversitede öğretim görevlisi idi; 20 yılı aşkın süredir kendisinin ahşap oyuncak mağazasında pedagojik değeri yüksek ürünler sergiliyordu. Ayrıca dünyadaki en önemli uluslararası oyuncak fuarı kapsamında Nürnberg’de düzenlenen oyuncak tasarım yarışmasında daimi jüri üyesiydi. Tasarım yarışmasının işleyişi ise şöyle idi: Önce o yıl farklı işletmelerin piyasaya çıkmış ürünleri incelenip aday gösteriliyor, seçiliyor ve bunlar da fuar kapsamında sergileniyordu. Yani tasarım yarışmasında kazanmak üzere bir ürün üretilmiyordu. Ayrıca piyasaya çıkan ürünler arasında katma değeri yüksek, pedagojik açıdan en iyi oyuncaklara da Almanca ‘iyi oyna’ anlamında ‘spiel gut sertifikası veriliyordu. Ve çocuğa oyuncak satın alacakların kararlarında sadece ahşap değil, her tür oyuncağın kutusundaki olan ‘spiel gut’ yazısı büyük etken oluyordu. Peter Haertwig Boğaziçi Üniversitesi’nde bir programa katılmak üzere, bir haftalığına İstanbul’a geldi, birlikte eğitim verdik. Ondan ve bana gönderdiği Almanya’da düzenlenen oyuncak tasarım sempozyum notlarından oyun ve oyuncağa dair pek de kolay bulamayacağım bilgileri edindim ve bunları
kendi araştırdıklarımla harmanladım. Bu bağlamda en çok, Bekir Onur’un ‘Oyuncaklı Dünya’ kitabından yararlandım. O dönem hazırladığım kitaptan birkaç not:
“Evliya Çelebi’nin Reşat Ekrem Koçu tarafından günümüz diline çevrilen ünlü “Seyahatname”sinin 10. cildinin 5462. sayfasında şuna rastlıyoruz:
“17. asırda Eyüp’te 100 imalathanede, 105 kişi çalışırdı. Bu oyuncaklar oldukça basit, özensiz ürünlerdi. Tahtadan yapılmış çemberler, fırdöndüler, kayıklar ve kartondan yapılma renkli gölge oyun ve oyun tasvirleri ve taşbebekler.” (Akın, 2004) Oyuncak tasarımının özünde belirli kahramanlar olması gerekmez, oluşturulan veya var olan öykülerle, hatta efsaneler, romanlar, masallarla aktarılabilir de ve böylelikle birçok değerin kazanılmasında faydalı olunur.
Zaten özellikle masal ile çocuk, iyinin ve mağdurun mutluluğa erişeceğini görür, hayal gücü ile birlikte umut, güveni de beraberinde getirir; masal, tarihe de ayna tutar. Öyle ki, yetişkinlerin kullandığı birçok oyunda da tarihte tanınmış bazı kişiler ve olaylardan da esinlenerek küçük hikâyelerleoyunda ne yapılması gerektiğianlatılmaktadır. Almanya’da
mini cep tipi yapbozlarıyla da ünlü olan Bartl firmasının küçükkibrit kutusu içinde sunduğu oyunların kutularında o oyunla ilgili bir hikâye de anlatılır. Kutudaki yazı ve görselde
şöyle denmektedir: “Kolumbus
(Christoph Colomb) sabahları yumurta yemeyi çok severmiş.Fakat beceriksiz aşçısı yumurtayı elinden düşürmüş. Yumurtayı tekrar toparlamaya yardım et.” Bu açıklamaya uygun bir karikatür eşlik ediyor.
Büyüklere hitap eden bu tür oyunlarda mizah ve estetik anlayışı oyuncak/oyun tasarımına
hâkimdir. Çocukların ahşap oyuncaklarında da bu çok farklı değildir. Tırtılın kutusunda o
tırtılın adı vardır, o bir hikâyenin, oyunun parçasıdır. Çocukların da bebeklerine, oynadıkları oyuncak hayvancıklara, hatta annelerinin babalarının arabalarına bir ad takmak istemeleri
göz önüne alındığında, oyuncağa kişilik kazandırmak gerekebilir; bu da genelde, oyuncağın
sunumu ile ilgilidir.
Designforum Nürnberg, çalışmalarının büyük bir ağırlığını oyuncak endüstrisi üzerinde
yoğunlaştırmıştır. Bu, sadece, Nürnberg’in dünyanın en büyük oyun araçları fuarına ev sahipliği yapmasından değil, bu bölgede çok sayıda oyuncak üreticisinin
olmasından da kaynaklanmaktadır.
Bavyera eyaletinde bulunan Nürnberg Tasarım Forumu(Designforum Nürnberg)
aynı zamanda Coburg’daki (Eski Doğu Almanya) Ticaret ve Sanayi Odası ile işbirliği yapıp oyuncak tasarımı ile ilgili bilgi ve görüş transferini gerçekleştirmektedir.
Tasarım fonu başkanı İnes Laubstein bir sempozyumda yaptığı konuşmasında şöyle der:
“Oyuncak, iyi, sevimli insanlar için kendilerine özgün bir yerdir. Bu alanda diğer sektörlerle karşılaştırdığınızda, tasarımcının daha fazla kişisel angajman, duyarlılık göstermesi
gereklidir. Bu alana oyuncak tasarlamak oyun çok sınırsız görülse de sınırsız değildir.
Oyuncak üreticisi, tasarımcısı özellikle savaş, kavga unsuru içeren oyuncakların
çocuklara olumsuz etki yapmasında toplum tarafından sorumlu tutulmaktadır. Bu nedenle,
‘Design Forum’ elektronik oyuncaklar değil, geleneksel oyuncakların geliştirilmesiyle
ilgili çalışmalarda etkin rol oynamaya karar vermiştir.
Fakat tasarımda ortaya çıkacak ürünün eski teknolojilerin yanı sıra yeni teknolojilerin de
kullanılmasıyla diğer ürünlerle rekabeti daha kolay olacaktır.
Yeni ve farklı ürünlere olan talep her geçen gün arttığından oyuncak tasarımcılarına
da ihtiyaç bulunmaktadır.
Burg Giebechenstein/ Halle ve Schneeberg’de oyuncak tasarımı ile sertifika programları
bulunmaktadır. Bu eğitimlere talep yoğundur. Bu eğitim sadece
eski Doğu Almanya’dadır.Fakat Almanya’da endüstri tasarımı eğitimi veren hemen hemen her üniversitede öğrenciler ilk yıllarda en az bir oyuncak tasarlamakla yükümlüdürler. Tasarımcının haklarının korunması ise bir sorun teşkil etmektedir. Çoğu zaman işi yaptırmak isteyenlerin yeni yetişen tasarımcılar “şu işi yap, daha sonra karar veririz” deyip kimi zaman
hiç, kimi zaman sembolik rakamlar ödediği görülmektedir.
Tasarımda çevre unsurunu da göz ardı etmemek gerekir. Oyuncağın uzun ömürlü olması,
kolay tamir edilebiliyor olması ve geri dönüşümlülüğü de çok önemlidir. Zaten bu da
geleneksel ürün olan ahşap oyuncağın özelliğidir. Başka sektörlerin, veya firmaların
değişik materyalleri kullanması ve fiyat farkının olması gibi faktörlerin yeniliklerin önüne geçmemesi lazımdır.”
Coburg Bebek Müzesi adına konuşan Dr. Hans Lossnitzer günümüzde satılan oyuncaklarla
çocukların duygusal bir bağ oluşturmadığına, oyuncaklarda stil oluşturmak yerine sık sık
değişen modeller olduğundan, oyuncakların bulundukları dönemi değil, trendi yansıttıklarını
belirtmiş. 1860’ların geleneksel bebeği Lilly’nin yerini 1959’da yenilenen modelleri ile Barbie
bebeklerinin doldurduğuna işaret etmiş, geleneksel bebeklerin yeni üretimlerinin yapıldığından, ama bunların kimisinin estetik ve özgünlükten yoksun olduğundan, özellikle geleneksel ürünlerin çok titizlikle üretilmesi gerektiğinden bahsetmiştir.
Hess Ahşap Oyuncak’tan Günter Hess ise kendi başarı öyküsünü şöyle anlatmıştır.
“Doğu Almanya’da Erzgebirge zaten yıllardır ahşaptan yapılan tütsülü adamcıkları fındıkkıranları, piramitleri ile meşhurdu. Ben Doğu-Batı Almanya 1989’da birleştikten
sonra daha çok çocuklara yönelik, Erzgebirge’de de olmayan bir üretim gerçekleştirmek
istedim ve bebek oyuncağı üretmeye başladım.
Halkalar, zeytin şeklindeki parçalar, küreler, bazı düz parçalar, ilk aşamada sürekli kullandığımız formlardı. Kısa bir zaman sonra 50 çeşit ürünümüz oldu. 1991’de İsviçre
ve Danimarka’ya ihracat yapmaya başladık, 1992’de ilk defa Nürnberg fuarına katıldık.
Şimdi ürün çeşidimiz 350’ye ulaştı, bebek oyuncağı dışında çekilen figürler, yoyolar, topaçlar gibi birçok oyuncağımız tüm Avrupa’da satılmakta, Suudi Arabistan
ve Japonya’ya ihraç edilmektedir.
Günümüzde ahşap oyuncağa olan ilginin arttığı söylenmektedir. Bir Erzgebirge’li olarak bu gelişmede başı çekmek isterim, yüksek cirolarla değil, kaliteli ve bireysel
ürünlerle. Ayrıca oyuncağın ambalajının da ayrı bir önemi vardır, oyuncağın ve gülen bir çocuğun resmi olan karton paketler cezbedicidir.”
Hess firmasına ait bu yıllar önce Saksonya eyaletinde tasarım ödülü almıştır. Hess Ahşap oyuncaklarındaki figürlerin birer adı vardır. Şirketin internet sitesinde ise Hess ailesinin bu işe nasıl başladığı çocukların www.hess-holzspielzeug.de da çok seveceği bir dille anlatılmakta;üretimden, boyamadan,satıştan ve fuarlardan sorumlu kişilerin ön isimleri, üretimden çocuğa gelişine kadar olan kat edilen yol ve bu yolda emeği geçenler ve çocuğa verilen önem gerek görsel anlatım gerekse yazıların içeriğiyle siteye girenleri etkilemektedir. Hess oyuncak firması, bir çiftçinin önce çocukları için yaptığı ahşap oyuncaklarla küçük bir atölye açması, daha sonra işini geliştirip 100 kişilik bir fabrika kurması dönemin bir ihtiyacını karşılaması bunda hobisinin büyük rolünün olması ve kurduğu pazarlamaağı ile çok başarılı bir sonuca ulaşmıştır. Bugüne dair not:
Hess oyuncak firmasında da gelişen teknolojinin etkisiyle artık CNC makineleri ve robotlarla üretime geçilmiştir. Daha az kişi istihdam edilmekte, montaj işleri evlere verilmekte ve evlerde yaklaşık 100 kişi çalışmaktadır.Giessen Üniversitesi Sanat Pedagojisi Enstitüsü ve Çocuk Oyunu ve Oyuncağı Konseyi adına konuşan Hans Günter Dienst şöyle demiştir:
“Oyuncaklar çocuğun günlük ihtiyacıdırlar. Kullanılan materyaller ve çoğu zaman tüketilen
materyallerdir. Oyuncaklar öyle objelerdir ki, keyif verip eğlendirir, yetişkinle çocuk
arasında aracı rol oynarlar.
Oyuncak tasarımı ürün tasarımı grubuna girer. Diğer ürün tasarımlarında göze alınan
faktörler oyuncak için de geçerlidir:
Fonksiyon, ergonomi, enformasyon ve kullanımdaki kalite düzeyi, ekonomik veekolojik olması, düzen ve estetiğin oyuncak tasarımında dikkate alınması gereklidir.
Oyuncak tabii ki oyun içindir.Tabii ki psikolojik, pedagojik ve sosyal açıdan da değerlendirilmesi gerekir. Yetişkinle çocuğun dünyası ne kadar ayrılıyorsa, oyuncağın da aracı yeri daha çok ortaya çıkmaktadır.
Oyuncakta tasarım, üründen değil, çocuktan yola çıkarak yapılmalıdır. Çocuğun
gelişimine uygun olmalıdır.
Kullanışlı ve dayanıklı olması, oyuncağın oyun değerinin artmasına da sebep vermektedir.
Ayrıca üstündeki kullanım kılavuzu anlaşılır olmalı; fakat tasarım, çocuğun kullanım kılavuzuna bakmadan da oyunu veya oyuncağı anlayacağı şekilde yapılmalıdır. İyi
kaliteye ulaşmak için detaycı olmak gerekir. Kırılmış küçük bir parça bile çocuğun oyun veya oyuncaktan soğumasına yol açar. Ayrıca kullanılan malzemenin ekonomik olması,
üretim tekniği ve maliyetinin de göz önünde bulundurulması gereklidir. Oyuncaktaki basit formlar, oyun amaçlı kullanımını sağlamakta, kompleks formlar ile fonksiyonları ve estetiği tamamlanmaktadır.
Oyuncak sadece oyun açısından değerlendirilmemektedir.
Oyuncakla birlikte bazı şeyleri yaşama arzusu bulunmaktadır, psikolojik açıdan
oyuncağı sevmenin unsurlarından biri estetiktir. Sonuç olarak oyuncağın tasarımı,
kendi objektif özellikleriyle, kişinin oyuncakla yaşayabileceği subjektif özelliklerinin, satın alan kişinin ve çocuğun beklentilerinin, isteklerinin biraraya gelmesiyle oluşur. İyi oyuncak tasarımı hümanist bir dünyanın temelidir.”
Burg Giebichenstein Yüksek okulunda görevli Erika Prinz aynı sempozyumda şöyle der:
“Oyuncak sadece çocuk için[tasarlanan] bir oyun aracı olarak görülmemelidir. Bu, çeşitli yaş gruplarının boş zamanlarını nasıl değerlendirdiğini izlediğimizde ortaya çıkacaktır. Oyunlar en eski kültürlerde de vardı. Oyuncak tasarımcısının en önemli özelliği, çocuğun bakış açısını doğru yakalamaktır. Ayrıca oyuncak tasarımcısı hayal dünyası ile gerçek arasındaki
dengeyi ayarlamalı, oyuncağın kullanışlı olması, yenilik içermesi ve değiştirme değerinin
yüksek olması (bu değerle uzun süre aynı oyuncakla oynanması ve üretim ve materyal
kalitesinin yüksek olması kastedilmiştir) gerekmektedir.”
Sonnenberg Güzel Sanatlar Yüksekokulu adına konuşan Prof. Gerd Kader ise oyun içinde oyuncak tasarımı yapıldığından, tasarlarken üretildiğinden, üretilen parçaya bakıldığından, incelendiğinden, oynandığından, duruma göre ilaveler yapıldığından, şeklin değiştirildiğinden, üretirken de bir tür oyun oynandığından ve yaratıcılığın
geliştiğinden bahsetmiştir. Tasarımcı, oyuncakların veya objelerinin teknik ve estetik analizini
yapar, kalitesini kontrol eder ve bu şekilde tasarımını gerçekleştirir; bazen ne tür bir
oyuncak tasarlayacağına dair bir hedef belirlemese de, yaptığı incelemeden mutlaka bir sonuç alır. Tasarlanan ürünler doktorda sırasını beklerken çocukların eline alacakları oyuncaklardan tutun da, çocuk parkları için tasarlanan ürünlere kadar geniş bir yelpazeyi içerir.
Çocuk Oyunu ve Oyuncağı Çalışma Konseyi’nden Wolfgang Döring ise oyuncağın çevreye duyarlılıkta toplum içerisinde öncü yere sahip olması gerektiğini, bugünün çocuklarının yarının tüketicileri, satıcıları, üreticileri, planlayıcıları, siyasetçileri olduklarını, ürünlerin tasarım ve üretiminde çevre dostu olmasına dikkat edilmesini ve kolay geri dönüştürülen ürünler olarak tasarlanmaları gerektiğini vurgulamıştır.
Almanya’da ‘Spiel gut’ ile oyuncak kalitesini değerlendiren kuruluş, üretimi yapılan oyuncakları dayanıklılık, çabuk tamir edilebilme ve uzun ömürlülük gibi kriterler üzerinden
değerlendirmekte ve tüketiciyi bu konuda bilinçlendirmektedir.
Ahşap oyuncak, gerek doğal bir malzeme gerekse uzun ömürlülük ve dayanıklılık gibi kriterlere en uyumlu oyuncak çeşidi olduğu için bu kalite belgesini en çok alan oyuncak çeşididir.
Görüldüğü gibi, oyuncak tasarımında birçok paydaş, oyuncak tasarımıyla ilgili deneyim ve
görüşlerini çeşitli forumlarda paylaşmaktadır. Nürnberg’deki ahşap oyuncak tasarımı yarışmasında ise jüri tarafından o yıl piyasaya çıkmış ürünler incelenir,
seçilir ve en iyileri 1., 2., ve 3.lükle değerlendirilir. Seçilen ürünler fuar kapsamında da ziyaretçilerin gözlemine açık olur.Yani oyuncak tasarım yarışmasına
girecek diye ürün tasarlanmaz; her yıl ahşap oyuncak üreticileri
tarafından yüzlerce ürün geliştirilir; çoğu, mevcut oyuncak tasarımlarının farklı şekilde
geliştirilmişidir.
Milli Oyuncak Meselesi“PAGEV (Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve
Eğitim Vakfı) ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın işbirliği
ile “milli oyuncak üretimi için Düzce’deki Gümüşova Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB)
özel bir gelişme bölgesi oluşturulması amacıyla çalışmalara başlandı.
36 firma bu bölgede üretim başvurusunda bulundu. Söz konusu firmaların üretime geçmelerinin ardından 4 bin 900 kişiye istihdam yaratılması planlanıyor.
Bölgeye yönelik parselasyon çalışmalarının
tamamlanmasının ardından altyapı inşaatına geçilecek.
Bölgede akülü araba gibi oyuncakların yanı sıra peluş,tahta, elektronik oyuncaklarla
yapboz gibi karton oyunlarına yönelik üretim yapılacak. Oyuncakların
tasarımından testine ve hammadde üretimine kadar pek çok aşaması bu bölgede gerçekleştirilecek.
Düzce dünya markası olacak. Düzce’deki oyuncak üretimi için Almanya’nın
Nürnberg bölgesindeki oyuncak kümelenmesi örnek alınacak.
Dünyada oyuncakta oluşan “Made in Nürnberg” markasının benzeri “Made in Düzce” olarak
yaratılacak. Düzce’de üretilen oyuncakların güvenilir, uluslararası kriterlere uygun ve sağlıklı
oyuncakların sembolü olmasına çalışılacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, TRT ve TİKA gibi kurumlar da milli oyuncağın kültürel boyutu
için çalışma yapacak. Oluşturulacak milli oyuncak, TRT Çocuk kanalında gösterilecek çizgi
filmlerle desteklenecek. Fantastik yönleri olacak. Toplantıya katılan PAGEV Başkanı Yavuz
Eroğlu, milli oyuncak için birden fazla karakter yaratılacağını belirterek, bu karakterin de hem
fantastik güçlere hem de uluslararası insani niteliklere sahip olacağını söyledi.”
Çalıştaya davet edilenler arasında ben de vardım. Düzce Üniversitesi’nden telefonla arandığımda, kimlerin katılmasını önerdiğim sorulunca ilk aklıma gelenler oyun ve oyuncakla ilgili eleştirel görüşlerin yer aldığı kitapları da yazan Alternatif Eğitim Derneği’nin de kurucusu olan Doç. Dr. Kemal İnal ve özellikle değerler eğitiminin https://www.haberler.com/milli-oyuncak-fantastik-guclere-de-sahip-olacak-10084600 nasıl yapılması gerektiğine dair
görüşlerini çok önemli bulduğum Prof.Dr. Mesude Atay oldu.
KHK ile Gazi Üniversitesi’ndeki görevine son verilen sosyolog Doç. Dr.Kemal İnal davet edilmedi. Mesude Atay ise çalıştayda yer aldı. Çalıştay’da yaklaşık 8’er kişilik masalarda oturup verilen sorular çerçevesinde milli oyuncak tasarımı için kriterler belirlendi. Çalıştaya katılanlar, genelde heykeltraş, sosyolog, psikolog ve çocuk gelişim uzmanı idiler ve çeşitli üniversitelerden gelmekteydiler. Bizim masada evrensel değerlere vurgu yapıldı, ben ‘milli oyuncak’değil, toplu bir oyuncak üretim politikası geliştirilmesi gereğinden bahsettim ve tasarıma dair birkaç bilgimi ve deneyimimi ilave ettim. Çalıştayın ardından bir rapor hazırlanıp okundu, her ne kadar benim dile getirdiklerim ve muhtemelen başkalarının da söyledikleri raporda yer almasa da, genelde bakıldığında evrensel değerlerin esas alındığı görülüyordu ve ahşap oyuncak da büyük önem veriliyordu. Ardından ise çalıştay raporu yazılı olarak yayınlandı.
Fakat bu yazılı metin, ilk yayınlanan metinden epeyce farklıydı.
Ayrıca Aralık 2016’da yayınlanan Çalıştay videosu. https://www.youtube.
com/watch?v=b1jNpSTLu6I
Milli Oyuncak Çalıştayında Değerler yada yer alan haberde şöyle deniyordu:
Oyuncak Sanayi Bölgesi fikrinin ortaya çıkması:
“Plastik de Nereden Çıktı”,
“Hani Ahşap Oyuncak olacaktı?”
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamasıyla
“Düzce’ye Oyuncak Organize Sanayi Bölgesi” kurulması fikrinin “plastik sanayi”ye dönüşmesi ahşabın merkezi konumundaki Düzce’de tam bir şok etkisi yarattı. Türk Plastik
sanayicileri “Düzce’ye Plastikrme ve Eğitim Vakfı (PAGEV)’in öncülüğünde devam eden “Oyuncak OSB”nin plastik sanayi ile anılması ahşap sektörünün merkezi konumundaki Düzce’de şaşkınlıkla karşılanıyor. Plastiğin “kirleticilik” özelliğinin Düzce’yi daha da yaşanmaz kılacağını dile getiren ahşap sanayicileri “Düzce’ye Plastik Oyuncak değil, Ahşap Oyuncak Sanayi kurulmalı” fikrinin uygulamaya konulması gerektiğini vurguladılar ..
PAGEV’in sürekli plastiği ve plastik sanayicilerini ön plana çıkartan bir fikri desteklemesi
ahşap oyuncak beklentisi içinde olan Düzceli ahşap sanayicilerini sükut-u hayale
sevk etmişe benziyor.
"PAGEV TEŞVİK EDİYOR
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim
Vakfı (PAGEV), 2014 yılından bu yana yerli oyuncak endüstrisinin korunması ve tekrarüretime teşvik edilmesi amacıyla birçok projeye imza attığı
biliniyor. Ancak PAGEV’in sürekli plastik sanayicilerini içine alan “Oyuncak Çalıştayı
Sektör Toplantısı”nda da dile getirilen fikri savunması ahşabın merkezi konumundaki
Düzce’de “Ahşap Oyuncak Sanayi” sektörünü unutturmaya yönelik bir çalışma ve
girişim olarak algılanıyor.
Oyuncak OSB’nin Düzce’de yapılma kararı değerlendirilirken; oyuncak sektörü temsilcileri
kurulacak OSB ile ilgili beklentilerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü’ye
ilettiği biliniyor. PAGEV ısrarla Gümüşova OSB içinde bir bölümde yer alan en az 300 dönümlük bir bölümü “Plastik Oyuncak Sanayi Bölgesi”olarak tahsis etmenin planını kurarken aynı bölgede “Plastik değil” de “Ahşap Oyuncak Sanayi”nin planlanıp kurulması yönünde çalışma başlatılması bekleniyor.
AHŞAP OYUNCAK OSB OLMALI
Arazinin yatırım bedelinin 1 milyar liraya ulaşması beklenen OSB’nin plastik değil de ahşap olması halinde özellikle Kaynaşlı ve Gölyaka ilçelerine bağlı özellikle orman köylerinde bulunan el becerisi ile bir çok ürün elde eden becerikli ve maharetli fertlerin küçük bir eğitimle
“Ahşap Oyuncak Sanayi Bölgesi’ndeki Ahşap Oyuncak Fabrikaları’nda istihdam
edilmesi sağlanmış ve bu tür çevrelere iş ve istihdam imkan sağlanmış olacağı belirtiliyor.
Bugüne kadar D-100 kenarında satışı yapılan ahşap ürünleri oyuncağa teşvik edilerek bir anlamda yeni bir istihdamın kapısını aralamış olacak. DÜNYA, DÜZCE’Yİ
AHŞAPLA TANIYACAK Gümüşova Organize Sanayi Bölgesi’nin içinde yer alan 300
dönüm boş arazinin “Plastik Oyuncak Sanayi” için tahsis edileceğinin duyulması ahşap sektörünün de moral ve motivasyonunu olumsuz yönde etkilemiş gibi görünüyor.
Düzce’de “El Sanatları Eğitim Merkezi” ve Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Bölümlerinin bulunmasının Ahşap Organize Sanayi’nin (AOSB) gelişiminde önemli bir katkı sağlayacağı sanılıyor.
Bu çalışma bir anlamda Düzce Üniversitesi’nin de bu sektöre eğitim öğretim anlamında
katkı sağlayacağı şeklinde yorumlanıyor. Ahşap OSB girişimi Düzce’nin uzun yıllardır ahşapla anılmasının Türkiye’de ve dünyada yeniden hatırlanması ve Düzce’nin ahşapla markalaşması anlamı taşıyor”
PAGEV’in internet sitesindeki başka bir yazıda ise şöyle diyor PAGEV başkanı
Yavuz Eroğlu: “Türkiye’nin de her yıl kutlanan bir Milli Oyuncak Günü olsun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte katıldığı Çin gezisi sırasında oyuncak sektörü ile ilgili
edindiği bilgilere değinen Yavuz Eroğlu, “Çin’de her yıl 1 Haziran Oyuncak Günü olarak kutlanıyor ve bu tarih de en çok oyuncak satıldığı gün oluyor. Böylesine güzel bir uygulamanın benzerinin Türkiye’de hayata geçirilmesinin yerli oyuncak sektörünün
gelişimi adına oldukça yararlı olacağını düşünüyoruz. Bu doğrultuda 23 Nisan veya başka bir
özel günün “Milli Oyuncak Günü” olarak ilan edilmesini diliyoruz.
Böyle bir bayramla çocuklarımıza yerli oyuncak alınmasını teşvik ederken, aynı zamanda temel etik ve kültürel birikimlerimizi de aktarabiliriz. Yarattığımız yerli karakter oyuncaklarla değerlerimizi tüm dünyaya da yaymış
oluruz. Böylece hem iç piyasamız
www.oncurtv.comhttp://www.oncurtv.com/ekonomi/plastik-oyuncaknereden-
cikti-h124390.html
gelişir hem de ihracat pazarlarında alternatif oluşturarak rekabet gücü elde ederiz” diyor.
Sonuç:
Katma ve kullanım değeri yüksek oyun ve oyuncak tasarımı ile ilgili olarak şunu öğrenmiştim ben Peter
Haertwig’den: Oyuncak, çocuğu harekete geçirmeli, çocuğu konuşmaya sevk etmeli ve ona keyif vermeli. Çocukları erken yaşlarda şartlandırmalardan uzak tutmamız gerekir, dolayısıyla oyuncak tasarlayıp üretirken de buna dikkat etmemiz gerekir.
Farklı kültürlerden, farklı sınıflardan ve farklı ekonomik gruplardan çocuklar birbirleriyle oynarlar;oyunun kaynaştırıcı bir etkisi vardır. Ahşap oyuncaklar da çok geniş bir yelpazeye sahip olup birçok yaş grubuna birden hitap etmektedirler. Katma değeri yüksek ahşap oyuncak, genelde el yapımı olup maharetli ellerden çıktığından sadece bir tane bile üretilebilir ve bundan dolayı çok çeşitlidir. Almanya’da
Erzgebirge bölgesinden 2000’li yıllarında başında 200 civarında ahşap oyuncak zanaatinin olduğu atölye bulunmaktadır.
PAGEV açıklamasında bir düzeltme yapılmalı.zira bir hata var. Çin ve Vietnam
gibi çeşitli sosyalist gelenekli ülkelerde ve eski Varşova Paktı üyelerinde ve dünyanın diğer ülkelerinde (toplam 46 ülkede), 1 Haziran, oyuncak günü değil,çocuk günü olarak kutlanır. Bu gün,1950’de Moskova’da yapılan bir toplantıda belirlenmiştir. Bu günde, çocuk eğlenceleri,oyunlar vb. düzenlenir.
– editör yardımcısının notu.
Çocuğun soyut-somut ilişkisini kurabilmesi için en önemli araçlardan biridir ahşap oyuncak.
Çocuk, ağacı görür; dal parçasının nasıl kesildiğini,odun olup yakıldığını, ham haliyle
kullanıldığını, kimi zaman kaşık, kimi zaman oklava kimi zaman da el emeğiyle şekillenerek
oyuncak olarak kullanıldığını, modasının geçmediğini, dededen toruna taşındığını ve
“her yaşa oyuncak, her zaman oynanacak” olup yetişkinlerin de ahşaptan, estetik ve davetkâr oyun ve oyuncaklarla oynadığını görürüz. Oysa plastik ve elektronik oyuncaklarda üretimin 100.000’lerce adet pazarlanacak şekilde yapılması planlanmaktadır.
Aynı zamanda Hasbro firması tasarımcılarından olan Hakan Diniz, TED konuşmasında oyun ile ilgili şöyle bir tanım yapar: Oyun,
• “kendi iradenizle dahil olduğunuz,
• net amaçları olan,
• rekabet unsuru içeren,
• kuralları olan,
belli bir meydan okuma unsurudur.”
Evet, mevcut oyunlar da zaten böyledir genelde, özellikle dijital oyunlar. Sonuçta, ister içinde
rekabet barındıran oyunları tasarlayanlar olsun, ister benim gibi oyunun ve oyuncağın en
doğal ve yalın haliyle tanıtımını ve tasarımını yapan, oynayan, oynatan birileri olsun; hepimiz
için sonuçta sonuçta milli oyuncak politikasının çok daha katılımcı ve şeffaf olması gerekiyor.
Ama sanırım bu, bizim ülkemizde pek mümkün değil… Birileri “milli, yerli” trendini fırsat bilip
sanırım pek de şeffaf ve açık olmayan,katılımcılığı esas almayan,fikirleri, görüşleri enine boyuna incelemeyen bir girişimde bulunuyorlar. Üzgünüm, isterdim ki ahşap oyun araçlarını da araç edip çok sayıda istihdam,üretimde özgünlük ve özgürlük sağlayacak, çocuklara da, çevreyede faydalı olacak ürünlerin tasarlanıp üretilip pazarlanması
gerçekleşsin; ama bu, yakın gelecekte zor görünüyor. İstenilen değerlerin oyuncakla aşılanması mümkün olur mu ve olmalı mıdır, sorgulamamız gerek. Ben
oyuncakta çocuğun güzeli, iyiyi görmesini istiyorum.
Kaynakça
Akın, S. (2004). Kırdığımız Oyuncaklar, İstanbul: Çınar Yay.
Diniz, H. “Oyun başlasın”, https://
watch?v=0n5KnWwGyjs
milli-oyuncak-fantastikguclere-de-sahip-olacak-
10084600-
Comments